Blog açmak için paylaşımlı hosting mi yoksa WordPress hosting mi?

Eğer ki WordPress blog kurma aşamasındaysanız, kullanacağınız hosting alt yapısını konusunda ihtiyatlı davranmanız gerek. Bir yandan gözlerimizi fazla alan ve trafik ile süsleyen paylaşımlı hosting firmaları boyarken, öte yandan oldukça sınırlı ancak yüksek performanslı WordPress hosting firmaları ile karşılaşmaktayız. Peki fiyat/performans noktasında hangi tür hosting kategorisi ile çalışmamış gerek?

WordPress’i tam 8 yıldan beri kullanan biri olarak, sizleri bu yazımda doğru tercihe doğru yönlendirmeye çalışacağım.

Hosting türleri hakkında genel bilgiler

Bir WordPress sitesi için giriş aşamasında tercih edebileceğimiz iki farklı hosting türü var. Birincisi paylaşımlı, diğer ise özel WordPress hosting paketleri. Her ne kadar kurulum noktasında aynı alt WordPress alt yapısı kullanılsa da, maalesef sunum noktasında paketlerin bizlere verdikleri çok farklı.

Paylaşımlı hosting firmaları adından da anlaşıldığı gibi birçok kişi tarafından paylaşılan bir sunucudan bizlere hizmet olarak sunulmakta. Genellikle en çok problemin yaşandığı ve performans değeri en düşük olan hosting paketleridir. Bu kategoriyi WordPress kurulumu çerçevesinde artı ve eksileri ile değerlendirecek olursak:

+ Giriş aşamasında oldukça uygun fiyata sahip olursunuz

+ WordPress dışında diğer CMS (İçerik yönetim sistemleri) kurma imkanınız vardır

+ Yönetimi çoğunlukla CPanel üzerinden gerçekleştiği için kullanması çok kolaydır

- Sunucuyu çok fazla kişi ile paylaştığınız için düşük performans almanız muhtemel

- Paketler çok kişiye istifleme şeklinde sunulduğu için genellikle yazma hızı düşük SATA diskler kullanılır.

- Sınırlar genellikle CPU bazlıdır. Siteye anlık girişin olduğu zaman dilimlerinde hesabınız askıya alınabilir.

WordPress hosting firmaları 2016’dan sonra popüler hale gelmiş ve sonrasında da birçok firma tarafından benimsenmiş hosting kategorilerinden bir tanesi. İlk başlarda sınırsız olarak lanse edilen ve sonrasında profesyonel bir kategoriye sürüklenen WordPress hosting paketlerinde mutlaka bir limit ile karşılaşacaksınız.

İlk kademede olan Godaddy aylık bazda bizlere 25.000 kişilik/ay sınırı sunmakta. Öte yandan üst paket özellikleri ile gelen Bluehost ve diğer firmalar ise aynı mantıkla ziyaretçi bazlı kısıtlamalara gitmiş.

Ayrıca benim şu anda kullandığım ve oldukça pahalı olan WPxHosting ise sınırlamayı 50GB trafik olarak belirlemiş.

Kısacası özel bir WordPress hosting firması kullanmak isterseniz, mutlaka kısıtlamalarla karşılaşacaksınız ancak bu durumun paylaşımlı hostingden kötü olduğunu düşünmeyin. Zira WordPress’e özel paketlerde alacağınız performans her zaman daha yüksek olacaktır.

Artı ve eksileri ile WordPress hostingi ele alacak olursak:

+ Yüksek performans ile pürüzsüz bir kullanıcı deneyimi sunabilirsiniz.

+ Yedekleme, bakım ve güncelleme noktasında sıkıntı yaşamazsınız.

+ SSD disk ile site yükleme hızını çok üst seviyelere çekebilirsiniz.

+ Karşınızda eğitimli bir WordPress uzmanı olacak. Bir sorun ile karşılaşınca, firma ile iletişime geçmeniz yeterli. Hata kayıtlarına bakarak çözüm odaklı müşteri hizmeti alabilirsiniz.

- Sadece WordPress kurulumu gerçekleştirebilirsiniz.

- Çoğu firma sizlere CPanel sunmaz. Bu nedenle e-posta yönetimini manüel olarak kullanmak zorunda kalabilirsiniz.

Türler arasındaki performans farkları

Yukarıda sizlere iki farklı hosting kategorisinin farklarını anlattık. Ancak performans karşılaştırması noktasında kafamıza takılanlar olabilir. Örneğin nasıl oluyor da WordPress hosting paylaşımlı hosting firmalarından daha yüksek performans sağlıyor.

Bunu basit site yükleme hız testi ile sizlere anlatacak olursam…

Loadimpact kullanarak gerçekleştirdiğim performans testine göz atalım.

İlk resimdeki test paylaşımlı hosting firmasında gerçekleştirildi.

Dikkat edeceğiniz üzere toplam kullanıcı sayısı (mavi bar) 24’e gelene kadar site performansında herhangi bir sorun görünmüyor ve site yükleme hızı bir saniyenin altında gerçekleşiyor.

Ancak kullanıcı sayısı biraz daha arttığında ve bu rakam 27-28’lere doğru gittiğinde site performans noktasında daralmaya giriyor ve sayfaların yükleme süresi 10 saniyenin üzerine çıkıyor.

Öte yandan WordPress hostingde durumlar oldukça farklı. Yukarıda karşılaştığınız CPU yüklenme sorunu burada söz konusu bile değil. Nasıl mı?

Yine aşağıdaki tabloya bakacak olursak....

Ziyaretçi sayısı düzenli olarak 0’dan 50’ye doğru beşer saniyelik aralıklarla düzenli olarak artmakta.

İlk kullanıcı siteye girdiğinde sayfaların açılma süresi 400 MS değerindeyken, kullanıcı sayısı 50’ye ulaştığında dahi sayfa açılışlarında bir aksama görülmüyor.

Diğer bir deyişle; WordPress hosting kullanmanız durumunda elde edeceğiniz performans kullanıcılarınızı “ne koşulda olursa olsun” olumsuz etkilemiyor.

İşte iki farklı hosting türünün birbirinden ayrıldığı bariz uçurum noktasını sizlere gösterdim. Ve elbette bu sadece performans ile sınırlı değil...

Hosting türlerine göre alacağınız desteğin farklılaşması

Destek noktasını göz ardı etmemekte fayda var zira sizi yarı yolda bırakacak bir hosting firması ile çalışmak istemezsiniz. Öyle ki bir kullanıcının en büyük sorunu aslında sorunu çözememektir. Bu bağlamda alacağınız destek çok önemli bir değere sahip.

WordPress noktasında paylaşımlı hosting firmaları her ne kadar size yardımcı olsa da özel olarak hizmet veren WordPress hosting firmaları konuya hakim (WordPress kullanmasını, eklentileri ve temaları bilen kişiler) bireyler aracılığı ile hizmet sunmaktalar.
Buna en güzel örnekler arasında WPxHosting, Siteground ve WP Engine firmaları gösterilebilir. Diğerlerine nazaran biraz daha pahalı olan bu firmalar

Eğer ki sorun anında çözüm odaklı ani müdahale istiyorsanız, mutlaka Wordrpess hosting firmaları ile çalışmanızı tavsiye ediyorum.

WordPress hosting paketlerinin diğer artıları

İşinize yaramayacak onlarca özellikten ziyade, WordPress alt yapınızda olmazsa olmaz özelliklerin keyfini çıkarmak en doğal hakkınız olacaktır. Paylaşımlı hosting firmalarından çok daha pahalı olan hizmetler elbette sizi cezbedecek imkanları da beraberinde getiriyor. Bunlara teker terket bakacak olursak:

  • Ücretsiz SSL hizmetlerinden yararlanabilirsiniz
  • Günlük site dışı yedekleme imkanları
  • Özel WordPress uzmanı ile direkt çözüm
  • Çok site istiflenmemiş sunucular ile yüksek performans
  • Otomatik güncelleme
  • Site güvenliği için ek uygulamalar ve ücretsiz güvenlik duvarları

Toparlayacak olursak

Sizlere bu yazımda blog açmak isteyenlerin hangi tür hosting kullanması gerektiği hakkında bilgiler sundum. Kısa ve öz olarak hosting tercihi hakkında çıkarım yapacak olursak, sınırları gözetmeksizin herkesin özel WordPress hosting firmalarından yararlanması gerektiğini düşünüyorum.

Maliyet noktasında vereceğiniz fazladan birkaç dolar ile projenizi sağlam zemine oturtabilir ve ziyaretçilerinize daha hızlı bir websitesi tecrübesi sunabilirsiniz. Ayrıca paylaşımlı hosting firmalarında ek hizmet olarak bulunan yedekleme, özel destek, SSD diskler vs… WordPress hosting paketlerinde ücretsiz olarak sunulduğundan gizli ödemelerle karşı karşıya kalmazsınız.

Kaliteli bir WordPress blog alt yapısı için mutlaka özel WordPress hosting firması kullanmalısınız.